Ramazan ayı, manevi olarak insanlara huzur ve bereket getiren özel bir zaman dilimidir. Bu ayda oruç tutmak, sabır ve dayanıklılığı artırır. Aynı zamanda, yardımlaşma ve paylaşma duygusunu güçlendirir. Ramazan, aile ve toplum bağlarını kuvvetlendirir, hoşgörü ve sevgi gibi değerlerin ön plana çıkmasına vesile olur. Bu ay, aynı zamanda ruhsal arınma ve kendini yenileme fırsatı sunar.
Tutulan oruçlar, kılınan namazlar-teravihler, verilen sadaka-fitrelerin sevabı amel defterine fazladan yazılmaktadır. Bire on ve daha fazla, yani kat kat karşılık verilmektedir.
Allahu teala şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenâlıklardan korunursunuz. (Bakara / 183. Ayet)
Peygamber efendimiz s. a. v oruç ibadetine dair şöyle buyurmaktadır.
"Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez." (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.)
Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:
"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar." (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168.)
İnsanoğlu, şerefli bir varlık olarak yaratılmıştır. Allah-u Teala, insana kulum demiş, yani bana aitsin demiş ve ona Rahman ve Rahim isimleriyle muamele buyurmuştur. Allahu teala insanın faydasına olacak davranışları emretmiştir. Bedeni ibadetler de buna dahildir. Bu bedeni ibadetlerden biri de Ramazan ve oruçtur. Oruç, sabrı öğretir. Dolayısıyla, sevgi, birlik ve beraberlik gibi değerleri de öğretir.
Oruç ve ibadet kötülükten alıkoyar, iyilikle yaşamayı öğretir.
Sevgiyle yaptığımız davranış ve hareketlerimizi üzerinden yıllar geçse dahi mutlulukla hatırlarız.
Şöyle bir çocukluğumuza, çocukluk oruçlarımıza gidelim.
Çocukluk ramazanlarıma gittiğim vakit, film şeridi gibi mutlu sahneler belirir hafızamda.
Ramazan ayı, her yıl içimde eski bir melodiyi yeniden çalar gibi hatıralarımı canlandırır. Çocukluğumun ilk orucunu tuttuğum o ilkbahar günü hâlâ dün gibi aklımda…
Annemin sahur vakti yumuşak sesiyle uyandırmasıyla başlayan gecenin büyüsü, kasabamızın sessiz sokaklarında yankılanan ezan sesiyle birleşirdi. Gecenin serinliği, uykulu gözlerimi açarken içimde garip bir heyecan bırakırdı. Gün ilerledikçe, gökyüzü alabildiğine masmavi olur, iftara yakın saatlerde ise güneşin kızıllığı yavaş yavaş kasabanın taş sokaklarına düşmeye başlardı. Kızılımısı gökyüzünde uçuşan serçelerin cıvıltısı, iftarın yaklaştığını fısıldar gibi kulağıma dolardı.
Kiler kapısına yakın veranda yanan sobada pişen yemeklerin kokusu, kocaman holümüzde kurulan sofraya karışırdı. Bizanslılardan kalma tarihi çeşmeden doldurulan buz gibi suda bekletilmiş karpuzlar sofranın baş köşesinde yerini almıştı. O sofrada herkes vardı; annem, babam, ablalarım, abilerim… Akşam ezanı okununca, herkes aynı anda sofraya uzanan ellerle oruçlarını açar, dualar bir ağızdan yükselirdi.
İşte o an, Ramazan’ın gerçek ruhunu hissettiğim andı. Sadece açlık ve susuzlukla değil, sabırla, sevgiyle ve paylaşmanın sıcaklığıyla yoğrulan bir günün sonunda, huzurun ta kendisiyle buluşmak… Her Ramazan, çocukluğumun o ilk iftarını hatırlar ve aynı duygularla içimi sarıp sarmalayan o güzel anları yeniden yaşarım.
Ruhumuzu besleyen ve kalplerimizi birleştiren bu kutsal ayda, sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanın kıymetini bilmek çok önemli. Ramazan'ın getirdiği bu birlik ve beraberlik duygusunu, günlük yaşamımıza taşımak, sadece bu ayda değil, bütün zaman dilimleri içinde birbirimize destek olmak, paylaşmak ve sevgimizi göstermek alışkanlık haline gelmelidir. Ayrıca "Ramazan'ı, çocukken yaşadığımız o güzel duygularla birlikte çocuklarımıza da aktararak, onlara bu mübarek ayın sevincini sevdirmeliyiz. Ramazan ibadetini ve manevi atmosferini çocuklarımıza öğreterek, onların da bu değerleri kendi çocuklarına aktarmasını sağlamalıyız. Böylece, Ramazan sevgisi nesilden nesile aktarılarak, bu mübarek ayın güzellikleri gelecek kuşaklara da ulaşacaktır."
Unutmayalım sevgiyle yapılan hiçbir şey unutulmaz. Sevgi ve sağlıkla kalın.
Zeynep Haşemi
FACEBOOK YORUMLAR